23 Kasım 2007 Cuma

KÜRESELLEŞMENİN KÜLTÜREL BOYUTU

Küreselleşmenin kültürel boyutu hayatımızı nasıl etkiliyor?

Küreselleşmenin hayatımıza olan etkilerini hemen her yerde görebilmek mümkündür. Farklı bakış açılarından bakıldığında küreselleşmenin hem toplumların yararına hem de zararına olabileceği gözlemlenir. Son yıllarda küreselleşmenin kendi toplumunun çıkarına ve dünya barışının devamına engel teşkit ettiğini düşünen küreselleşme karşıtlarının eylemleri de en az küreselleşmenin etkisi kadar artmaktadır. Küreselleşmenin buradaki önemini ve yaygınlaşma derecesini belirtmek amacıyla ironik bir şekilde küreselleşme karşıtlarının internette forumlar oluştururak birlik oluşturma yoluna gitmeleri örnek gösterilebilir.

Küreselleşme terimi ile; toprak,ülke kavramlarının yavaş yavaş ortadan kalkarak başta ticaret olmak üzere birçok faaliyette tek bir metod ve dil kullanma, internet vb. iletişim araçlarıyla dünyanın neresinde olunursa olunsun kesintisiz iletişimle bir nevi sınırların kalkması , ülkelerin kurdukları birlikler aracılığıyla birbirine yaklaşmasını anlamaktayım. Yaklaşma ve sınırların kalkması ilk başta olumlu bir yargı olarak algılanabilmekle beraber dünya siyaset sahnesinin ülkelerin birbirleriyle yaptığı sayısız savaşlara sahne olması nedeniyle bu yaklaşmanın tehlikeli olduğu savına da varılabilir. Bir olma, tek bir sisteme geçme söz konusu olduğunda elbette burada baskın kültür devreye girecektir.

Kültürün büyük olasılıkla en önemli öğesi konumundaki dil yeni dünya düzeninde silahların da ötesinde bir fetih aracıdır belki de. Bugün bir çok ülke, İngiliz denizcileri sayesinde İngilizce konuşuyor.
İngiliz denizcilerinin fetihleri küreselleşmeyi başlatan en önemli hareket olarak değerlendirilebilir. Ancak İngilizlerden de önce çok sayıda denizaşırı toprağı fetheden İspanya ve Portekiz’den sadece İspanya’nın dili bugün yaygın bir dil olarak konuşulmakta, ama bu yine de İspanyolca’nın yeni küresel düzende yeterince yer bulmasını sağlayamamaktadır. Öyleyse geçmişteki fetihlerin yerini artık ekonomik fetih düzeninin aldığını iddia edebiliriz. Günümüzde A.B.D’nin en büyük ekonomik güç olmasıyla beraber, ülkenin anadili konumundaki İngilizce’nin dünya üzerinde ticaret dahil birçok alanda anadil olmasının nedenleri arasında bu fikri ön plana çıkartabiliriz.

Küreselleşmenin yaygınlaşmasına sebep olan şeylerin en başında 20.yy’ın başında artmaya başlayan görsel ve işitsel materyallerle kitle iletişim araçlarının kullanılmasının hız kazanması yatıyor. Günümüzde küreselleşmenin baskın kültürü olduğunu söyleyebileceğimiz Amerikan kültürünün ve yaşayış tarzının bilinirliğinin artmasındaki en büyük etkenlerden birini ülkedeki dev müzik ve sinema endüstrilerinin var oluşuyla açıklayabiliriz. Özellikle son yıllarda gelenekçi yapısıyla bildiğimiz Japonya’nın genç yeni neslinin batı yaşantısı ve kültüründe bile yeni gelişmiş akımlardan(örn.hip-hop kültürü) etkilenmeleri küreselleşmenin kültürel değişim yaratan boyutunu bir kez daha ortaya koyoyor.

Gelenek ve göreneklerine bağlılığı ile bilinen Türk toplumunun da yine aynı kaynaklar vasıtasıyla bu küresel değişimden nasbini aldığını söylemek hiç yanlış olmaz. İngilizce’nin bir çok alanda öncü dil olması nedeniyle İngilizce eğitim verilen bir ülkede yaşıyoruz ancak bu sanırım çok sayıda işyerinin, kafe ve lokantanın isminin yabancı bir içerik taşımasını gerekli kılmıyor. Küreselleşmenin hız kazanmasıyla beraber yeni nesilin eğlence anlayışı dolayısıyla yaşam tarzında da değişiklikler oluşmuştur. Internet bu konuda farklı bir yaşam kültürü sunmaktadır. Burada küreselleşmenin en faydalı taraflarından olan en güncel bilgiye en hızlı şekilde ulaşma kolaylığından bahsetmeyi istemekteyiz ancak küreselleşmenin Mc Donald’s’tan çok daha öte sembolü yapılması gerektiği kanısında olduğum Internet’in kullanımı hep bu şekilde olmamaktadır.

Eski ile yeninin karşılaştırılmasında her zaman yeninin olumlu sonuçlar doğuracağını söyleyerek eskiyi de tamamen terketmenin yanlışlığının yanı sıra yukarıda saydığım nedenlerin varlığından dolayı kendi kabuğunun içinde tümüyle değişimi reddetmek, değişime karşı kapalı ve ön yargılı yaklaşmak ta bir o kadar yanlış olacaktır diye düşünüyorum.

GÖKHAN KILLIOĞLU

Hiç yorum yok: